4 Ocak 2009 Pazar

gizli özne...

bir fotograf karesine dakikalarca dalıp da gözlerinizin dolmasına izin verdiğiniz oldu mu hiç? beyin kıvrımlarınızın hiç bu kadar işe yaramasından sıkıntı duyduğunuz ya da o karedeki bir pikselin bile içinizi bu denli acıttığı.. içimde pamuklara sarıp sarmaladığım o şey koca bir demir yığını olmuş meğer... ya da hep öyleymiş de ben mi farkedememişim...pamukları biraz araladığımda anladım; iç acıması da bundan olsa gerek...

ya da olsa olsa "havalardandır"...

bu aralar yağmur var bu şehirde hemen her gün... güneş yüzünü göstermeye çalışsa da içini dökesi gülümsemesinden daha baskın olduğundan olsa gerek, sürekli adımlarımızı yokluyor. Bazen bir çamur sıçramasında, bazense ayakkabılarımızın kaygan tavırlarında.. "tamam" diyoruz, "sen kazandın", dök içini de rahatla, biz kenardayız... sen kendine gelene dek, "biz" kenardayız...

bu ada yağmurseverdir, biliriz. bu adada ne yağmurlar yaşadık, onu da biliriz...
bilmediğimiz debi hesabı da yok, ama hala "ada"m gibi ıslanmayı öğrenememişiz... ondandır heryanımıza sıçrayan çamurlar, ondandır ters dönen şemsiyeler, ondandır hala ayakların aynı sularda kayışı...

*******
yeniden yap-bozlara döndü yüzüm.
her yapıp bozuşumda yeni bir parçayı daha keşfediyorum.
bu yüzden yüzüm dönük ama aklım yeni parça bulma hevesinde.
sıkıldığımdaysa atıp bir kenara haftaları sayıyorum...
sonra hiç ummadık yerden bir parça daha çıkıveriyor karşıma...
aslında o parça da hep orada.
haftalardır aramadığıma yanmam cabası, hayatı elliye yetmiş yap-bozlara yoruyorum...

*******

beni üzen aslında
üzüldüğüm için değil
bazen sözle anlatılmaz ya
kelimeler sikayetlenir
yıllara meydan savaşı ilan edince o cesaret
kin koca bir volkan olur sonrada önünde eğileverir
sahici herşeyin asıl rengi
kalbime kaç kere sorduysam
hep bana ismini heceledi
bende inanıp ona uyduysam
eğer bir gün farketmeden, istemeden seni kırdıysam
özrün efendisi en yakınım olur, diler yoluma devam ederim...

0 tropikal esinti var..: