24 Mart 2009 Salı

prens..im..sesim...

yüzümden düşen olmuşken bin parça… hani ben lafımı ortaya koyarım cinsinden… edebi serzenişim mi var yine ne...uykum kaçtı, içimden taşar oldum..hayır olsun!

Önsözümde sonsözümde sana ithaf olmayacak asla.. eğer yazmak istersem…

Kaldı ki zaten şimdiye kadar ara sözlerden bunca yığın düşünceyle ya ben ordinaryustum ya da sen astreoid prensi..seni ben mi böyle yaptım, pamuklara sarıp sarmalayacak başka bir şey bulamamışım gibi…yok artık, abartmışım.. sen de kabarma faslında. Bana yıldızlı aferin o halde.. ahah! Ama ben kendimi bilirim, allahı var: patates baskıda üzerime tanımam!

Ne zaman ki başarırım bu fırtınayı mevsimi gelmeden dindirmeyi, o zaman ki içim de açar açmaz çiçekler –non kardelen ama gezegen terkettirmeyen- dibine kadar keyfe keder yaşamayan ne olsun…


Desem bile…
gökyüzüne her baktığımda gülümseyeceğim...
ve evine her gişindeki anahtar sesini hissedeceğim...
küçücük anahtarlığına yüklemişim bir kere anlamını.. hep elinde tut gitsin...

tıpkı...hikayenin burası gibi.

“…Yıldızlar, başka başka insanlara farklı şeyler ifade ederler. Bazıları için sadece gökyüzünde titreyen ışıklardır. Yolcular içinse, bir rehberdirler. Bilim adamları için fikir kaynağıdırlar. Şu benim iş adamı içinse zenginlik. Ama herkes için sessizdirler. Sen hariç...”

“Ne demek bu?”

“Geceleri gökyüzüne baktığında, yıldızlardan birinde benim yaşadığımı ve orada gülüyor olduğumu bileceksin. Bu yüzden sana sanki bütün yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek. Bütün dünyada yalnızca senin gülen yıldızların olacak.“

Ve bunu söyledikten sonra yine güldü.

“Ve üzüntün geçtiğinde – çünkü zaman bütün acıları iyileştirir- beni tanıdığına memnun olacaksın. Daima benim dostum olarak kalacaksın. Benimle birlikte gülmek isteyeceksin. Ve zaman zaman, sadece bunun için gidip pencereyi açacaksın... Gökyüzüne bakarken güldüğünü gören arkadaşların buna çok şaşıracaklar. Sen de onlara: “Ah, evet, yıldızlar beni hep güldürürler” diyeceksin. Onlar da senin deli olduğunu düşünecekler. Görüyorsun, sana ne kadar kötü bir oyun oynadım...”

****
evet biliyorsun, bana kötü bir oyun oynadın.. yine de, gezegeninde, kal sağlıcakla..

****

3 tropikal esinti var..:

Adsız dedi ki...

media playerda gecenin pardon sabahın bu saatinde sırasıya parçalar çalıyor...Senin yazını açtım...Tesadüf bu ya, hayat gene türlü şakalardan bir origamik demet sunacak ya en katlanılmazından,hani yapacak ya yapacağını açtım enstrumantal éah istanbul istanbul olalı"çıktı önce duymadı kulaklarım yazına odaklandığımdan.Sonra karnet solo yapmaya başladı ben hikayenin anahtar kısmını okurken, heh işte tam o anda heycanlandığımda karnımda hissettiğim karla karısık burusma ortaya çıkıverdi.Sonra anladım heyecandan olmadığını kalbimin sesini dinleyince sızıyla karısık bir buruşma halinin olduğunu farkettim...

KARDELEN GÖKYÜZÜNE AŞIK OLUP DA ÇIKARIRDA GÖVDESİNİ KARIN ALTINDAN, ÖLECEĞİNİ BİLE BİLE....
KARDELEN KADAR CESARETİN YOKSA SAKIN AŞIK OLMA !!!!!!!!!

Varsın cesaretsiz sevdalar yaşamış olalım..Varsın en cesuru biz olalım.Varsın en çok gözü karartıp en yüksek yüksek tepelerden en alçak adamları adımlayalım ne çıkar...
SEVMEYENLER UTANSIN !!!
biz deneyim kütüğümüze yeni at binmeyi öğrenen acemi çaylakların çentiklerini atalım en burkuntulusundan...

Yüreğine su değdirme...Bir kere su almaya başlarsa, el değmez karanlıklara..
Bak Nisan geliyor kaldırmaya başla kalın esvaplarını...en çiçeklisinden gömlekleri ser en görünen yere...Hadi ver elini CAN'ım....Gel beraber katlayalım,tıkıştırarak koyalım hatta hiç uraşmadan atalım...Ben alıştım katlamalı işlere...
katla gitsin....
Koyver bitsin...
Yıldızıda, güneşide anlayanalar gözlesin.....

SUBTROPİK PRENSES dedi ki...

off offf, yürek mangallarında yakacak kömür kalmadı azizim...olmuşuz biz :)

devamı ve balla detaylandırılmışları için lütfen kedi yavrusunu yangında ilk kurtarılacaklara ekleyiniz...

Unknown dedi ki...

bu arada kuzum okudum küçük prensi çok beğendim...çok başaraılı...göründüğünden daha fazlasını gördüm kitapta..!