23 Ocak 2010 Cumartesi

ev halinin fevkinde..

yorgundum, hem de çok bi çok.
ruhum daraldı bekleme salonunda belirsiz süreli beklemekten.
eve ulaştığıma şükredip, giyinip en rahatından
çaprazlama uzandım paralel, ve sanırım dakika geçmemişti henüz, uyudum.
kesiksiz, deliksiz ve sessiz.

uyandım.
gün bembeyaz olmuş, gün yarı olmuş.

umrum olmadı.

anca tüm gerçekliğiyle su yüzüme çarptığında geldim kendime,
ve o saat bu saattir okur, kendimdeyim :)


********

bazen günü bomboş geçirmek bile keyiflidir aslında..
sorumluluk olmadan yan gelip yatmak..!dan daha güzeli var mı..
ama benim gibi kıvrım kıvrım kıvranan, hatta, tabir-i caizse "kıvıldanan" bir özdüşünce sistemin varsa aynı şeyi istikrarlı olarak destelemek pek mümkün olmuyor..

çünkü hücre kendini bir yere kadar oyalamayı beceriyor,
doyum noktasından sonra içi o kadar sabırsızca kıvıldanabiliyor ki şaşarsınız.
işte düşünce gücü bu olsa gerek.
aman diyeyim evlerden uzak..

istesem de istemesem de, bugün evdeyim,
üşengeçim,
zaman zaman mutsuz, ama camdan dışarı bakıp, elimdeki kaşık ve nutella kavanozu ile mutluyum.


ben kendime oyalanacak düşünceler aramaya çıkıyorum..
belki karların üzerinde bi taraftan gözüme kar kaçarken bembeyaz düşüncelerle kıvıldanabilirim :)
yada minik bir kardan adam yapıp, burnuna çer çöp takabilirim......

0 tropikal esinti var..: