17 Ekim 2009 Cumartesi

gülümse..hadi gülümse..

iyi ki yazıyorum, yoksa düşünceleri nereye sığdırabilirdim acaba?
hoş buraya dökülenler şiddetin neredeyse vasat altı bir dilimi ama olsun, ana başlıkları bile geçmek belki size değil ama bana yarıyor...prensesliğim kurusun... o da kurudu kurumasına gerçi de olmadı mı olmuyor bazı şeyler.. zorlamamak mı gerek, zorlamamayı bilmek mi gerek, bunu biliyorum yalanına mı inanmak , ya da her neyse.

bu hafta belki muayyen bir zihniyetle hem kendimi hem etrafımı ateşe veriyorum.. ama gülümsememe bazen kendim bile kanmıyor muyum..? aman kimse bilmesin, ama bir başıma bana çaksın şimşekler, kazayaklarıma kuvvet ben yine basmalıyım kahkahayı..

gerçi yazar da boşuna dememiştir; özetle, "hayatın altüst olduğunda sonu geldi sanma, nerden biliyorsun altının üstünden daha güzel olmadığını" diye..

yaa işte böyle..herkes kanar da kendin asla değil mi..
herkesin derdiyse zaten kendi başından aşkın,
yine bir başınasın prenses,
dünyanın tonlarca derdi bir yana sen öbür,
gülümse ve keyfini sür...

*********




"Arada bir bir yanım
Kaçsam diyor uzağa
Katsam diyor önüme
Canımı yorganımı..
Arada bir bir yanım
Düşsem diyor tuzağa
Geçsem dünyanın derdini
Varsam cennetime diyor.."

7 Ekim 2009 Çarşamba

organize işler bunlar..

bilinçli verilmiş bir aralık zamandan sonra tuş takımının tıkırında yeniden yol alıyoruz sanırım.. bir aralık zamanın ben kendi adıma hakkını ziyadesiyle verdim.. sıhhat ve afiyetle diyelim :)

neler neler yapadı ki piiiirenses :)

misal, uzun zamandır kurduğum mutlak monarşi yönetimim tam da en sevdiceklerimi yuvada gördüğüm zamanda kısmi terör estirmeme *her ne sebepten neden olduysa oldu ama, hoşgeldiler hoşgittiler inşallah.. tatildi göz açıp kapayıncaya kadar bitti, ya ondan, ya da kızsal mazeretler işte! ;) kusur işlediysek affola..

e zaten alışmaya çalışmakta olduğum bunca yeni düzenek varken, bu kadar kusur kadı kızında da olur değil mi? allah çirkin şansı versin!

ya sıpa the jr'la geçen bir düzine güne ne demeli, iyi ki gelmişsin kuzu.. unutmuşum jr zamanlardaki fırtınaları,geldin ateşledin ucundan, biraz da dinledin gitti.. artık bir kulağından mı, yoksa canla başla mı kendi bilecek..lakin sevgimiz baki! hem de feci :o)

gelgelelim ekim ayının gelmiş geçmiş en şahane en post-modern ve en özgün bekarlığa vedasının kuratörü olmak da pek keyifliydi hani.. katılımcılara mı, emektarlara mı yoksa heyecanımızı pek sükunetle karşılayan esas kızımızın yine de uyumlu olmasına mı teşekkür edelim bilemedim.. tabi ki mutlu dükkanın mutlu mamüllerinin payını unutmamalıyız.. herşey sevgi içinde olunca ne yorgunluk kalıyor ne bişi.. çok sevgiliydi herşey ama çok!

Bence gönüllerden tam puan aldık, gerisi boş.. asıl gün gelip çattığındaysa ohh değmeyin keyfimize dediikkk; hem çenesi düşük bilmem kaç asırlık dostluğumu pekiştirdik hem de dokuz sekizlik gecemizde eğlendik de eğlendik!
Canımıza değsin..!

Ve yorulduk da durduk mu dersek; o ne mümkün! Pek sevgili dostlarla pek sevgili bir Pazar keyfini hakkıyla yaşadık ve bel ağrısıyla evimize döndük! J (döndük derken, taaacımla beraber prenses olan ben)

Demem o ki;
Organize işler bunlar (herkesin harcı olmayan) ve içimize işler bunlar (pek tabi haklı bir gururla)...

Dipnot: Sorarım o zaman hey hat! Araba nerde? Para nerde? Pekii... kız nerde? ;=)