29 Kasım 2009 Pazar

sepet sepet yumurta, sakın beni......neydi?

acaba diyorum; hafızaya bazı noktaları unutması için verdiğimiz komutlar, biz farkında olmadan güncel yaşam verilerini de mi siliyor.. yoksa henüz otuzuna gelmeden bu körpecik beynimiz otuzbin bakımı mı istiyor..

gerçekten birçok şeyi hatırlamıyorum okur; durum çok feci.. sosyal hayatıma darbe vurulacak birgün diye ödüm kopuyor.. ama yok..! kısa bellek zaten yanmış, uzun bellek sürekli yan çizerekten, olmuş minik bir kelebek, dur bir dalda uçmak ne demek tembelliğinde... lafın kıssası tırtıl zamanlarda kelebek zamanlarda kayıp.. hissesi; çalıyorum mayayı, ya tutarsa hesabı...
yoksa dinleme cihazımda mı sorun var :(

şimdi diyeceğim;
şehrin koşturmacası, dur durak bilmeyen işler.. yetişmeyen bakiyeler.. kendi kabuğunda yaşam savaşı, yapanlar bozanlar, yıkanlar, toplayanlar.. tekrar saran filmler, yanan görüntüler, yeni çekimler.. alanlar, satanlar, çingene işi pazarlıklar.. desibelli gürültüler, deli edercesine sessizlikler.. kalabalık ya da bir başınalık.. yabancı kalmak ya da aşinalık.. atanlar, tutanlar, takanlar, alınanlar... gerçekler, taslaklar.. baskı, stres, rot balans ayarsızlıkları..
sayacak tonlarca çeşit bahanesi de var elimizde...

ama sus payı verip, buna "yaşam" diyorlar..!


********
iyi de suyun altında da yaşamıyorum ki.. :))

26 Kasım 2009 Perşembe

karanfilli tarçınlı çay kokusu ve mutlu bavullar..


Mevsimsel olduğuna inanmak istediğim gribal durumlar beni de sardı, hayırlı uğurlu olsun.. ama ne varsa bitkilerde var... canım annemin şahane karışımları uzaktan da olsa pek iyi geldi.. karanfilli zencefilli tarçınlı çayın mucizesi ile birleşen c vitamini kürüm sayesinde, yıkılmadım ayaktayım :)
mütemadiyen uyuduğum (uyumak ne kelime ruhum adeta teslim) zamanların da hakkını yemiyeceğim.. yüzde büyük bir çoğunuğum bilinçaltımda yaşandı şu birkaç gün.. hem de dolu dolu bir haftaya bedel ;))
veee kareli pijama-kocaman hasta kazağı-at kuyruğu saç ve ayakta kopekli paduflar! ahah, bu da tamamlayıcı unsurlardan oluşan ve hastalık modası dediğimiz şey oluyor.. en casual'ından..
*****
hafif burun tıkanıklığıyla iyi ki şirin kasabama uçakla değil otobüsle gidebiliyorum diye şükrederekten, valiz hazırlamakla meşgulüm.. zira basıncın kulaklarımı delip geçecek etkisi bir sefer boyu yakınımda dahi olmayacak.. allah korusun, vertigosu var bu işin kuzum...evlerden uzakk..!
*****
konsepti her ne kadar üzücü olsa da herkese sevdikleriyle birlikte mutlu bayramlar, seyrüseferlere keyifli yolculuklar, iyi dilekler, güzellikler diler piiiirenses..
ve bir ıslık tutturup ("cuma günleri valiz hazırlamak gibii.."melodisiyle), tatil gününün hafifliği üzerinde, mutlu mutlu valiz hazırlığına kaldığı yerden devam eder..

20 Kasım 2009 Cuma

ıslak saçlar..

ıslak saçları kurutmak gerek. enseyi korumak ve kollamak, beyni beyincik ayrımında kuru bırakmak, soğan kısmını kabuğundan ayırmak, ama asla nemli bırakmamak gerek.

düşündüm de , belki ıslak saçla dolaşmaktandır kafamdaki bulantılar.. fikirüstü bir boyutta pek muhtemel devreleri yine karışmış olabilir... diyelim hayırolsun. olur mu olur..yıllarınızı verdiniz de ne oldunuz devresinde, içinden amper geçmeyen lamba olmak da varmış, direnci koymuşsun bahane..yanmadı mı yanmaz..

bulantılar bir yana, ıslak kalan saçlar diğer yana dursun, kupkuru bir havlu elimde, kendimi kur(ut)tarmaya çalışıyorum.. :) ben bunu hep yapıyorum!

çünkü, inandığım; aslında her nemli hikayenin kurumaya mahkum bir yanı olduğu..
biraz müdehalenin kime zararı olur ki..
sözüm meclisten dışarı,
sözüm kadehini dostça kaldıranlara :))

*****


10 Kasım 2009 Salı

Saygıyla Anıyoruz..

Her 10 Kasım, yakamızda işte bu resmin,
biz hep seni özlemle andık.. ve devam ediyoruz..
etraf öyle bir hal aldı ki Ata'm,
büyüdükçe o yılları, hepbir ağızdan söylediğimiz marşları daha çok arıyorum..
sana herzamankinden çok ihtiyacımız var..
Kasım 10,2009.
*****
İzindeyiz yüce Ata'm,
Seninle güldü bu güzel vatan
İlkelerin yaşayacak
Şeref sözüdür sen bize inan

Mustafa Kemal özgürlük demek!
En güzel şarkıdır dudaklarda
Yine başımızda, nöbette yine..
Kim demiş bizden uzaklarda!

Parıldayan güneş gibi,
Alev alev yaktın gönülleri
Sana selam sevgi sana
Bütün cihan saydı bu milleti..

7 Kasım 2009 Cumartesi

ışığa uçar bütün pervaneler...

sanatın en musiki yanına kendimi kaptırınca hem değmeyin keyfime, hem de dokunmayın gözyaşlarıma :) biz bu zıt kutupsal yaklaşımda pek mutluyuz, zira dökülenler de mutluluk gözyaşları..

hani alttan alttan gelen haffi duygusal bir nağme, duygusal bir sahne görmesin gözlerim.. çek burnunu, gülümserken de haydii bakalım sil bakalım gözünün yaşını şeklinde seyre dalıyorum..
zaten gece benim, keyif benim, ışık benim..
istediğim gibi ışıldarım da, ağlarım da..
hatta pervane olup uçabilirsem de ne ala.. ;)