28 Şubat 2010 Pazar

tripsel hazırlık..

yine bir pazar akşamı,erken damlayan pazartesi kabusu, yine çarçabuk geçeninden aksiyonsuz bir haftasonu..ama bu aksiyonsuzluk kirli torbasında adeta dağ olmuş ve götürülecekler listesinin yüzdebüyük bir çoğunluğunu oluşuran nadide kostümlerin toparlaması için iyi bir fırsat olmadı desem yalan olur.. haftasonu teması ziyadesiyle "kirlenmek güzeldir" üzerine kuruluydu sanırım :))

benim mutlu bavullar yine çıktılar ortaya, bir hafta boyunca onları ordan oraya sürükleyeceğim bakalım dönüşte halleri ne olacak :) trip atmasalar iyi..
haftaya mini seyahatname notları ile beraber bavul triplerinden de mutlaka bahsederim ;)

yanıma almam gerekenler için bir liste yaptım yine, karar aşamasının dikenli yollarından geçip oklenenler bir check ile doğru valize gidiyor, şimdilik sıkıntı yok seyahatin her gününün yağmurlu olacağı önbilgisi dışında..

biliyorum biliyorum,
havalar nasıl olursa olsun.. ;)




*************

yaaa işte ben bunları yazarken artık hissi kablel vuku mudur nedir..
ben gidip saçlarımı kurutmalıyım şimdi..
o da çalmaya devam etsin.

"Güneşin ufka değdiği yer
Oraya git ama yine gel
Döneceksin diye söz ver

Böylesi hepsinden güzel
Git özlet kendini yine gel
Döneceksin diye söz ver

Dinle uzaktan çalan şarkı hicazdan
Yaktık seninle biz bir yangını yeni baştan
Dinle uzaktan küllerin arasından
Madem her şey biter yine başlar yeni baştan

Bana ne olur ellerini ver
Gideceksin ama yine gel
Döneceksin diye söz ver.. "

23 Şubat 2010 Salı

teknodramik yaklaşım

oldum olası dijital, sanal, teknoloji yoğun işleri sevmem (iş bu blog dışında).. sevmemeyi beceriksizlikle pekiştirirseniz işte böyle kalakalırsınız benim gibi dokunsam mı tuşlasam mı derdinden..
yarın olmadı öbürsü gün (öbürsü ne ya?) öğretilerimden ve gizli yeteneklerimden şaşmaksızın seçimimi yapacağım.. birazcık cesaret! istersem dokunabilirim gerçekten :))

günlerdir yopyoğun işgünleri bir de araya böyle teknik reklamlar alınca iyice çekilmez hale geldi zaten.. yarın akşamı bilemediniz bir sonrasını halatla çekmem sırf bu yoğuşumsuz durumdan kurtulmak içindir..

zaten manikürüm de gelmiş; yarın akşama yine bir kutlama varmış, bana bunlarla gelin.
melodramlarla gelin.
teknodramlarla değil :)


16 Şubat 2010 Salı

kırmızı kırmızı şarap...

boynum tutuldu, blok dönüşlerin insanı oldum, yarına geçmesini umuyorum.

kakao oranı %85 lere vurmuşbir çikolata kürüne boğulmuş, vallahi kan yapsın diyerekten doldurmuşum kırmızı şarabı, yalan değil kaslarım çözülsün diye bekliyorum. Bir kadeh şarap kası çözerken kıvrımları da açıyor yalnız, eller kalem tutmasın aman,zira ikincisinde durup el bağlayabilirsiniz karşımda yaran saf saf :))

sevdiceği kokusu burnunda, ah bir gramofon çalsa da dinlesekten hallice bir gece, oturmuşum boynum tutuk... elde şarap.. lodosu eksiğinden!

açılan kıvrımlar mı yoksa kaslar mı şimdi, çözümleyemedim bu işi ben..
yok yok sanırım uçsuz bucaksız düşünce ya da dimağ!
neyse, siz siz olasınız, iş bu soru karşısında dilemmasız kalasınız, çok yaşayınız!

kaldırdım kaldırdım, sağlığınıza! :))


"Red, red wine,
Stay close to me..
Don't let me be alone
It's tearin' apart
my blue, blue heart "

13 Şubat 2010 Cumartesi

portakal kabuğu

kabukları küçüklükten beri şekilden şekle sokmaya bayılırım! aslında bunu belki de sanata döksem koca bir sergi açabilirdim sanıyorum.. hiç bişi çıkmasa kübist etkilerim coşar geometrimi konuştururdum.. kuratör yazım da : "portakalı soydum, başucuma koydum, ben bir yalan uydurdum, duma-duma-dum..!" olurdu bu durumda :))

yalnız başına ikinci portakalı götürürken ancak benim gibi beyni çamurlu suya dönmüş biri sanata ahkam keser.. huyum kurusun.

aaa bu arada, puzzle'ım da bitmek üzere, hepi topu 50-60 parçam kaldı!! (teveccühünüz)
eee bu da bitince ne olacak diye düşünüp moralim bozulunca, kalan parçaları pazar dinginliğime eşlik etmeleri için kendi hallerine bıraktım, yarına kadar..
sonra kendimi portakala verdim işte..

sabah sabah zamansız ve ahlaksızca yağan yağmurda, bir taraftan yürüyüp bir taraftan şemsiye koordinasyonu yapıp bir taraftan da suya batan babetlerimin içinde cupbadanak yüzen ayaklarımın talihsizliğini portakal sanatıyla aktarmak istedim..

herşeyin yapılmışı olmak zorunda mı sanki ?? :)) (bu anlatı da babetleri yoksayıyoruz)



ana düşünce : içine dön, pozitif düşün, yalnızlığa isyan etme,çulsuzluğuna aldırma, sabır çek...........!!!