28 Mayıs 2007 Pazartesi

makina yağı vs somunlar..

charlie chaplin'in bir kısa anlatımı vardır hani.. herkes bilir.
Şarlo fabrika işçisidir, 1960lar. muhtemelen Ford fabrikası. bant üretim ve Şarlo somun sıkmakla görevlidir. civatanın içine yerleştirilen somunları sıkmak.. uzun mesai saatleri nihayet biter..Şarlo evine dönmek üzere yoldadır.. hakimiyet bir yere kadar,dayanamaz.. insanların burunlarını görünce yaklaşıp sıkmaya başlar.. somun sıkar gibi. gerisini buyrun siz tahmin edin.

"zor b"i durum. yoksa atıyor muyum.. tanrım yalandan kim ölmüş :))
somunlara ölüm
80'lere tüm zulüm..
just grease lightingggg!!!
modern zamanlarda aşk! bu mudur :)

"tell me more, tell me more, was it love at first sight.."
well-a well-a.. (sadece erkekler)
well-a well-a.. (yalnız kızlar)

göletin suyu dolmuş, hayırlısı olsun.

pek berrak pek vırak bi yaklaşım bi ahenk. cup cup cup.
atılan turların haddi hesabı olmazken mobil dünyanın fevkinde akşam olmuş, evli evine adalı adasına.

adanın fikri hür irfanı hür, sıcaklık yerinde. (by Kelvin scale)
minder istiyorum,yayılmak istiyorum, güneşlenmek istiyorum..
biraz müsade..

21 Mayıs 2007 Pazartesi

my skyçe skyçe!!

başlıyoruz..
bodrum apt. daire 8.
kolorifer..kolorifer kolorifer :))
çeşmeee...!!! uykuuu...!!! yengeççç...!!!
bodrum bodrumm..
buz kırma operasyonu.
ıslak mutfak.
soldier blood spesific copper.
SOS anne, SOS baba.
niyooooo :) and/or mukooooo :)
allık mucizesi.
ayvalık tostu..defne!!
154.soru-thermo :)
"kızlarr, tanıdığımız biriyle tanıdığımız biri!!"

ve vesairelenmesi mümkün on yüzbin detaycık.

seyhan nehrinin suları hafta sonu boğaza karıştı.
hava bir açtı bir kapattı.
ahh..izmir yandı.
sığar mı yıllara, yollar mı dayanır..
her zaman böyle bitimsiz ol.
sçs.



afiyet olsun :)))



17 Mayıs 2007 Perşembe

masal perisi

"sizi siz yapan hayattaki seçimlerinizdir."

eskiden mahallede "hullahop" diye isimlendirdiğim yuvarlak halkaları göbeğin üstünde çevirmece yarışmalarının en aranan yüz güzeliydim; yıllar geçti, gül güzeli oldum..

istemiyorsan giderim..giderim..

gidesim yok, kalasım var. alkış tutulmasından öteye bir selamlık duruştur sahnede en ışıldadığın an. oyun biter, gitme vaktidir. Gidesin yoktur, kalasın vardır. gözlerin ışıldar, hatta dolar; kalbin atar, eko yapar. heyecandır, gülümsemen titrer. güzel andır..

kararlarıyla yaşıyor insan. arkasında durmasını bilene sözüm..

o halde kararı verip, gitmeyi ya da kalmayı seçmeli.
tebdil-i mekanda ferahlık yokmuş.. denendi. acıttı. yüzölçümü hesaplamasını yaptım, sağlama da buldum hatamı..
dönüş o dönüş.
kalıyorum..

"küçük prens"esim..ondandır; sesim değil gülümsemem titriyor..



non-ironic solution in a chem-eng lab2

An old man turned ninety-eight
He won the lottery and died the next day
It's a black fly in your Chardonnay
It's a death row pardon two minutes too late
Isn't it ironic ... don't you think

It's like rain on your wedding day
It's a free ride when you've already paid
It's the good advice that you just didn't take
Who would've thought ... it figures

Mr. Play It Safe was afraid to fly
He packed his suitcase and kissed his kids good-bye
He waited his whole damn life to take that flight
And as the plane crashed down he thought 'Well isn't this nice...'
And isn't it ironic ... don't you think

Well life has a funny way of sneaking up on you
When you think everything's okay and everything's going right
And life has a funny way of helping you out when You think everything's gone wrong
and everything blows up In your face

It's a traffic jam when you're already late
It's a no-smoking sign on your cigarette break
It's like ten thousand spoons when all you need is a knife
It's meeting the man of my dreams And then meeting his beautiful wife

And isn't it ironic... don't you think ...
A little too ironic... and yeah I really do think...

Life has a funny way of sneaking up on you
Life has a funny, funny way of helping you out...

(ps: adalardaa, ışıksızımmm :P)

15 Mayıs 2007 Salı

sıfat tamlaması

bir fincan papatya çayı. sinirleri yatıştırıyor..iyi geliyor.. bu işte bir "bit" yeniği var kuvvetle muhtemel. içtim, şimdi daha iyiyim. iyi, sıfatın adı.

olayları bazen grafiksel yorumlamak, yorumları anlamak, üzerinde tartışmak, dilbilgisi kurallarını silbaştan tekrar etmek gerekiyor. iki manası zıt kutuplu "hiçbir" ve "birçok" bitişmiştir nedense. önceleri biraz tuhaf geliyor, ama sonra alışıyorsun. manyetik bir sonuç. manyetik bir rezistans.

ya hiç, ya da çok.. ben anlayamadım sizi. "inat"la bitişiyorsunuz. sıfatsızsınız. kimlik sizsiniz.
yolunuz açık olsun.


kararlarla karalanıyor beyaz düzenekler. silgisi yoksa hata yapmamasını öğretiyor. kah eğik düzlem, kah dönmedolap. Affan Dede'ye para saydım, limit yetersiz. satın alma gücüm yerinden oynamış, hop hop hop, altın top. (ezop)

gelgelelim tamlamalarla tamlanan, belirtili belirtisiz zincirleme kurulan her cümleye inat, yalnız başınasın. hayal kırıklığın aldığın sonuç. güzellik sıfatın adı.

ne güzel ya da ne değil, önemsiz.
çok mu kolay, asla.
zorluğunu seviyor muyum, yoruyor.
amaç yorulmak değil, yorgun sıfatın adı.

papatya çayı : bizce isim tamlaması.
papatya : seviyor, sevmiyor..





bugün adada dumanla iletişim kurulabiliyor ancak.. bir de, papatyalardan taç yaptım..meğer yapılmışı varmış..

14 Mayıs 2007 Pazartesi

yazmayan elime kalem tutmayı...

yıllar çabuk geçiyor aslında.. dört gözle beklenen o istiklal marşı cuması aslında beşer beşer atlayan günler demekmiş.. bir haftasonundan diğerine.. aslında hızla akan zaman demekmiş.. iyi ki sindire sindire yaşamışız. iyi ki beraber büyümüşüz, iyi ki beraber yürümüşüz..

evet, yanıma kar kalan dostluğunuz baki, ben aynı dertten muzdarip..

iki noktadan bir doğru geçirmesine geçirdik ama yine de çemberin çapını büyütelim, hatta bir dahakine teğetler çizelim..!

ben çevirdim sayfayı.. yorum sizin :) ya da...

"share the comments" just because of a "dangerous game"..



adada hava sıcaklığı düştü, su seviyesi yükseldi.. durum kontrol altında..

8 Mayıs 2007 Salı

uluslararası savaş baltaları

bir sene-i devir daha..

ne ara bir tam buluşum gerçekleşecek dostlar???? hayır biz daha düne kadar istanbul-izmir-ankara kesişemezken; amerika-fransa-ispanya-hollanda naapsın??

kesişsin değil mi. kati suretle kesişmeye çalışsın. çalışmadan olmaz. a şehrinden b şehrine saatte bilmemkaçla gidersek neden olmasın, hadi bakalım "çevir sayfayı" puhahaha.. yorum istiyorumm :)

özledim sizi. ama hepinizi bir arada.

ama olsun, zaman mekan değişken. dostluk baki. biz kesişebilenler iki noktadan itinayla bir doğru geçiririz sizin yerinize de. aklınız kalmasın, fikrimiz sizinle..

bu arada adadan direkt uçuşlar sağlanır :) hareket vakti mayıs on iki. yolcumuz kalmasın..ve unutmadan, savaş baltalarını gömüyoruz!! (hadi ordan "kushbein kusbein")


gönül dost ister şenlik bahane.. baltası cabası.
"senin, sadece senin için.. garip sevinçlerim.." (chorus: all of us)


"öylesine bir tatil"lerden kopupta, sen yine bildik mekanında dost başa şimşir tarak muhabbetlerle süsle hayatı, kah camdan cama, kah yokuş yukarı yokuş aşağaa..biz farklıydık kuzular, anlayana sivri sinek saz.




yaşa dostum dünyayı.. ömrünce keyfini sür.. insanlar değilse de , kelebekler "özgür"dür..

adada bi sürü bi sürü kelebek var, uçuş uçuş uçuş...

7 Mayıs 2007 Pazartesi

maksat spor olsun..

spor yapmak önemli, sağlık herşeyin başı azizim..
zira sporun büyüğü küçüğü olmaz :)) herkes gücünün yettiğine yansın, mitokondrik takılsın..

unutmayın, siz diyettesiniz ;) mayokinik semptomlar bunlar, aldanmayın.
üstelik "öğle" ara verilmez, böyle verilir;
  • simit
  • beyaz peynir / yahut izmir tulumu
  • domates
  • salatalık
ne iyi yardımcımızdın sen "şöhret abla".. tadı damağımızda, güneşli yaz, parmak arası terlik mutluluğunda..kulakların çınlasın hastane koridorlarında..

yaa, bir de diet cola lütfen :)

bu aralar keyfim gayet yerinde, ada sahillerimde bekliyorum!!

2 Mayıs 2007 Çarşamba

mayıs çöreği


mayısım geldi.. fırından yeni çıktı çörekler, kokuları üstünde.. nefis mayıs çörekleri..

yeni bir şehirde yerleşeliberi iki yılı çeyrek geçti..
sevdim seni şehr-i istanbul.. sultanlar aşkına!!

gördükçe, tanıdıkça, yanlış anladıkça, rehavetine kapıldıkça, kendinde olmayan zamanlara daldıkça, çıktıkça, daraldıkça, kokladıkça daha çok sevdim.

seni "içindekiler"le sevdim, kaynakça muazzam.

hoşbulmuştum henüz erken, sarıydı yerler.
ben sana kızdım. sen beni kırdın. çemberin çizgisine bastım, "yandın" dedin, çık oyundan. bir şans dedim? duymadın. git biraz dedin, dolaş öyle gel.. daha yeni gelmiştim.. peki dedim, dolaştım. ama dolaş dolaş bitmiyorsun..galiba yine ayağına dolaştım..

sevdin, korudun kolladın.. barıştık, uzlaştık, alıştık, karıştık.

farklıydık, ben seni anladım. sendeki beni anladım.. "farkındalık"tık.
"lacivert" zamanlar boyadım kendime.. dalgalarına beyaz köpükler çizdim, kuzuydu onlar.

sevdim seni.

bir şansım daha olsaydı diyip, 95indeki Louis'e dondurma ısmarladım.
şansım senmişsin. öyle dedi Louis. ayakkabılarını fırlattı, koşmaya başladı mayısa. sonbaharda giyecekmiş geri. sen bilirsin :) acıktım.. mayıs çöreklerinden kaldı mı Louis??

adada toprak kokusu var. toprak suyunu içti.. susamış.